Kolposkopi Nedir ve Kimlere Yapılır?
Günümüz teknoloji ve imkanları sayesinde pek çok sağlık sorununa yönelik etkili tarama ve tanı testleri ile tedavi yöntemleri başarıyla uygulanabilir hale gelmiştir. Bu sağlık sorunları arasında, kadın hastalıkları ayrı bir yer tutar. Çünkü; kadın üreme sistemi karmaşık, çok katmanlı ve hassas yapıya sahip olduğundan gelişmiş görüntüleme tetkiklerinin kullanılması önem arz eder. Bu bağlamda, kadın hastalıkları içinde özellikle son yıllarda ciddiyeti daha çok anlaşılan rahim ağzı hastalıklarına yönelik kullanılan en önemli tanı yöntemlerinden biri kolposkopidir.
Kolposkop adı verilen özel bir aygıt yardımıyla kadın üreme sistemindeki vulva, vajina ve serviks (rahim ağzı) bölgelerinin doğrudan incelenmesi işlemine kolposkopi adı verilir. Bu doğrultuda, kolposkop hekimin bu bölgeleri daha rahat inceleyebilmesini sağlayan büyük bir mikroskop olarak düşünülebilir. Bu yöntem, işlem sırasında anormal dokuları ve yapıları ayırt etmeye yarayarak ek tetkiklerin uygulanmasına ve gerekirse biyopsi işlemi ile kesin tanı konulmasına olanak verir.
Kolposkopi nerelerde kullanılır?
Kolposkopi işlemine sıklıkla kadın hastalıkları uzmanı tarafından, daha önceden belirtilen belirli şikayetler ve test sonuçları nedeniyle ileri tanı yöntemi olarak başvurulur. Bu anlamda, aşağıdaki durumlarda kolposkopi işlemi yapılması gerekebilir:
- Rahim ağzı kanserine yönelik alınan pap smear testi sonucunun anormal olması
- Cinsel birleşme sonrası kanama şikayeti
- Rahim ağzı, vajina veya vulvada anormal kitle gelişimi
- Genital bölgede siğil gelişmesi
- Rahim ağzının iltihaplanması (servisit)
Özellikle rahim ağzı kanserinin erken tespit edilerek etkili tedavinin yapılabilmesi için tanı yöntemleri önemlidir. Pap smear testi; rahim ağzı bölgesinden sürüntü almak yoluyla, anormal hücre oluşumlarının varlığını tespit etme yöntemidir. Bu sayede, geniş popülasyonlardaki kadınların taraması yapılarak; anormal hücre varlığı tespit edilenlerde ileri tanı tetkiklerine başvurulur ve tanı kesinleştirilir. Buradaki ilk başvurulan yöntem ise kolposkopidir. Kolposkopi sayesinde, anormal hücrelerin servikste hangi bölgede yoğunlaştığı, yayılımın nasıl olduğu ve doku özellikleri gibi tiplendirme işlemleri yapılabilir. Alınan biyopsi sonrası tanı kesinleştirilerek bölgeye en uygun müdahale gerçekleştirilir.
Kolposkopi nasıl yapılır?
Kolposkopi öncesinde hekim hastayı detaylı olarak bilgilendirerek işlemin neden ve nasıl uygulanacağını anlatır. İşlem öncesindeki 24-48 saat içerisinde hastanın vajinal yıkama yapmaması, tampon kullanmaması, vajinal yoldan kullanılan ilaçlarına ara vermesi ve cinsel birleşmeden uzak durması istenir. Sıklıkla adet kanamasının başında veya sona erdiği dönemde yapılması tercih edilir. Bunların yanında kan sulandırıcı ilaç kullanan veya kanama bozukluğu olan kişilerin işlem öncesinde hekimini bilgilendirmesi oldukça önemlidir. Zira, işlem esnasında alınacak biyopsiler sonrasında ciddi kanama sorunları meydana gelebilir. Bunun yanında, gebelik ihtimali olan kişilerin yine hekimine danışarak kolposkopi işlemine girmesi gerekir. Gebelik kolposkopi işlemine engel teşkil etmese de; biyopsi yapılması gebelik esnasında tercih edilmeyebilir.
İşlem sıklıkla 10-20 dakika sürer ve işlem öncesinde herhangi bir anestezik işlem uygulanmasına gerek yoktur.
Hasta pelvik muayene veya pap smear testinde olduğu gibi, tıpta litotomi pozisyonu adı verilen, bacaklarını iki yana açarak oturduğu jinekolojik muayene koltuğuna oturur. Hekim ilk olarak, spekulum adı verilen bir aygıtı vajina içine yerleştirerek vajina duvarlarının gerilmesini ve rahim ağzının rahat görülebilecek pozisyona getirilmesini sağlar. Kolposkopi cihazı ise vulvadan birkaç santim uzakta olacak şekilde konumlandırılır.
İşlem esnasında dokular, vajina ve serviks duvarları solüsyonlu pamuklarla temizlenerek incelenir. Hekim çeşitli boyama yöntemleri ile anormal hücreleri sağlıklı olanlardan ayırabilir. Anormal boyanan doku cidarlarından ve serviksin rahme açılan kanalının içinden sürüntü ve örnekler alarak patoloji laboratuvarında incelemeye gönderilir. Hekim gerekli gördüğünde kolposkopi cihazıyla görüntü elde edebilir veya doğrudan dokulardan biyopsi alabilir. Biyopsi sonrası hafif kanama görülebilse de; hekim işlem esnasında kanamayı durduracak uygulamalarda bulunur.
Servikal biyopsi genellikle ağrıya neden olmaz; ancak işlem sonrasında bazı hastalarda rahatsızlık hissi ve kanama şikayeti gelişebilir. Bu durumların önlenmesi adına işlemden 30 dakika sonra ağrı kesici alınabilir veya işlem esnasında hekim servikal bölgeyi uyuşturabilir.
Vajinal biyopsi; işlemin yapıldığı vajina bölgesine bağlı olarak ağrılı veya ağrısız olabilir. Vajinanın servikse yakın kısımlarından yapılan işlemlerde ağrı şikayeti gelişmez. Daha aşağıdan yapılan uygulamalarda hekim lokal anestezi sonrası işleme devam eder.
Uyarı: Bu makale, bilgilendirme amaçlıdır ve herhangi bir tıbbi tavsiye niteliğinde değildir. Bir tıbbi sorunuz varsa, lütfen doktorunuza veya başka bir sağlık uzmanına danışınız.
İçerik Güncelleme Tarihi: 19.03.2023